Bu yazıyı yeni anne olanlar için yazıyorum anne sütü ile sınanırken size yardımcı olacağını ümidediyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki yazının içeriğinde sadece sunu yiyin ,bunu için ,amuda kalkın ,takla atin gibi tavsiyeler olmayacak.Çünkü şunu biliyorum ki; bu çocuklar büyüyecek,öyle yada böyle büyüyecek.Emse de büyüyecek, mama yese de..
Bir gün, balkonda otururken çok mutlu bir aile gördüm ,2-3 yaşlarında bir erkek evlatları vardı. Çocuğun mutluluğu, hatta ailenin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.Onları kıskandığımı hissettim resmen, o anne gibi hakim olmak istedim aileme, yuvama.O baba gibi huzurlu olsun istedim eşim.Karton toplayan ,şu yanık tenli insanlardan bahsediyorum ,kasasının kenarları kocaman kartondan duvarlarla çevrili kırık dökük bir kamyonet çabucak durdu balkonun önünde , içinden bir taraftan adam bir taraftan kadın yol kenarındaki karton kutulara koştu ,hızlıca arabaya attılar.Çocuk kirden görünmüyordu altında birşey yoktu ön koltukta zıplayıp duruyordu, baba arabaya binerken ona bir ce ee gibi hareket yapıp, bebeğini heyecanlandırdı ,anne de arabaya hızla bindi çocuğunu kucağına çarçabuk aldı ve bastı bağrına, yanağından da şlap diye kocaman bir öpücük aldı.Araba hareket ederken ,anneyle baba şarkı söylemeye başladılar ,kimseye aldırmadan ama kimseyi rahatsız da etmeden.Bu dur kalklar 10-15 metrede bir gerçekleşti ve onlar kaybolana kadar baktım ben.Bu ailede fakirlik görmedim,açlık görmedim,gelişme geriliği ,kaşeksi,vitamin eksikliği,zayıf immün sistem ,anemi ,beslenme bozukluğu ...bunların hiçbirinden eser yoktu.Henüz hamileydim,her zamanki gibi elim karnımda, balkonda oturuyordum ve o çocuğu görünce kendi bebeğime sunacağım hayatı düşündüm.Kimbilir nasıl kusursuz besleyecektim ,ne kıymetli oyuncaklar alacaktım ,nasıl yakışıklı giydirecektim oğlumu.Belki o çocukla oğlum karşılaşsa oynamalarına izin vermezdim, ondan hastalık kapmasın diye.Belki değil kesin.Düşünsenize dünyanın en mutlu belkide en sağlıklı çocuğuyla...O yüzden bence asıl Önemli olan bebek ile anne ve baba arasındaki iletişim.
Bebeğiniz sizi duyuyor, sizi görüyor, sizin tüm endişelerinizi gerginliğinizi ,sesinizin tonundaki negatifi ,esinizle iletişiminizin ayrıntılarını hissedebiliyor.Bunun için sakin ,dingin kalmak ,sağlıklı düşünüp karar vermek, ani çıkışlarda bulunmamak çok önemli.Bebeğinizde ilerleyen dönemde oluşacak davranışlara olumlu örnek olması açısından da çok önemli.Emin olun siz mutlu bir anneyseniz bebeğiniz de mutlu oluyor ,tabi eşiniz için de aynı şey geçerli..Hiçbir besin de bebeğinizi ,sizin onu mutlu ettiğiniz, ona sunduğunuz o huzurlu güven ortamı kadar mutlu edemez.Bana göre; bebeğimin mutlu olması, en az onun beslenmesi kadar değerli..Peki bu mutluluk olayını nasıl çözeceğiz;
Cevap ;önce KENDİNİZ bunu unutmayın .Önce kendi ruhunuzu beslemelisiniz ve sonra siz sağlıklı beslenmelisiniz ki sütünüz olsun.Siz dinlenmelisiniz ki; bebeğinize sabırla bakabilmelisiniz.Bunun için,2 sene boyunca öğün atlamadan hatta ara öğün de yaparak düzenli beslenin.Ben gece başucuma kocaman bir bardak su 1 kase kuru yemiş ve bir salkım üzüm koyardım ,sabaha kadar her bebeğimi emzir işimde birkaç tane alır bitirdim onu.Diyet sakın yapmayın,sütünüz gelip aktif olarak emzirmeye başlayınca mucizevi liposakşını göreceksiniz:)))Günde minimum 1,5 litre su için,diğer sıvıları hesaba katmayın.% 80 su olan vücudunuzu sulamamız çok önemli.Kesintisiz bir uyku mümkün değil biliyorum; ama emzirirken rahat pozisyonda emzirmeniz bile ,yorgunluğunuzu azaltacaktır ve bebeğiniz her uyuduğunda sizde uyuyun.Ev işiyle uğraşmayın dinlenin .Bebeğiniz uyanınca da ev işini onun güvenliğini ve sağlığını tehdit etmeyecek şekilde,onu gözünüzün önünde tutarak yapabilirsiniz.Böylece eviyle ilgilenen bir anne görmüş olur yavrucak ,hem kendi kendine kalmayı öğrenir,hem de ara ara onunla ilgilenerek,onu asla unutmadığınızı hissettirebilirsiniz.Ben kanguruya koyar tüm evin işini görür bir taraftan da sohbet ederdim.Süt artıran yiyeceklerden aklıma gelen dereotu,tahin helvası,bulgur ,kısır,sütlü irmik tatlısı var araştırıp sizde dilediğinizi deneyebilirsiniz.Sonuçta bunlar besin.Unutmayın komşunuza iyi gelen size etki etmeyebilir,herkes kendine özgü bir birey.Tabi emzirmenin tekniği de çok önemli ,göğüs başının çevresindeki areola denen koyu kısmıyla beraber bebeğin ağzına girmesi lazım.Bebeğiniz sadece göğüs başını evirir çevirirse ağzında ,yeterince süt ememez ve göğüs başını yara eder, çok acı vericidir,BU DURUMDA DA ;kocaman bir pamuğa arı zeytin yağını boca edip, göğüs başına kapatmanız o çatlakları iyileştirecektir.Sol göğsünüzü sağ elinizle tutmalı asla göğüs ucunu işaret ve orta parmak ile makas içine almamalısınız ,bu teknik kanalları tıkadığından süt akımını azaltır.Göğüslerin her iki saatte bir boşaltılması gerekir,gerek emzirerek gerekse sağarak.Göğüs ne kadar sık boşaltılırsa o kadar sık ve fazla dolar.Gelelim bebeğinizin doyup doymadığına,eğer günde 2-3 defa kaka yapıyorsa doyuyordur,göğsünüzü her sıktığınızda birkaç damla süt geliyorsa da sütünüz vardır..
Gelelim ruhumuzu beslemeye; önce eş-dost, el-gün olayına değinelim;ben bu dönemde biraz izolasyonun, hem bebeğin sağlığı ,hem de annenin iyileşme VE toparlanma döneminde olması sebebiyle gerekli olduğunu düşünüyorum. Gereksizleri çöpe atmayı unutmayın, enerjinizi sömüren yakınlardan ,arkadaşlardan kurtulmak için çocuk süper bir bahane:)))çünkü hiç kimse bebeğinizden değerli değil.Bakın ruh beslenmeye başladı bile.Eşlerimizi ele alalım biraz da:)))şunu unutmayın ki; o da ilk defa baba oluyor, o da sizinkilere çok benzeyen endişeleri taşıyor, ama bunu sizin gibi göstermiyor.Kadınların en çok eşine ihtiyaç duyduğu dönem ,bu dönemde onları her türlü ilgisizlikle ,bencillikle suçlayabiliriz.Ama gerek yok,biraz hormonları bastırıp mantığı dinleyin, kaprisi, nazı bırakın ,inanın bana naz, sizi sevimli değil, aksine itici yapar.Onun yerine uygun bir dille ,ona ihtiyacınızın olduğunu,bu dönemi onun desteği olmadan atlatmamızın mümkün olmadığını söyleyin.Ondan yardım istemekten çekinmeyin ama emir kipi kullanmayın rica edin,mümkünse ,yapabilir misin, getirebilir misin ,götürebilir misin ...gibi konuşun .Görün bakın ,çok da işe yaramaz olmadıklarını göreceksiniz. Bebişle vakit geçirmeye itin onu,kendine benzediğini söyleyin, onun gibi yakışıklı olacağını düşündüğünüzü ,ne bileyim gözlerinin ona benzediğini falan filan işte bunlar onu motive edip ,lohusalık sendromuna girmekten koruyacaktır.:)))) Aklımdayken; beni çok duygulandıran bir motivasyon hikayesini paylaşmak istiyorum.
Bir gün, balkonda otururken çok mutlu bir aile gördüm ,2-3 yaşlarında bir erkek evlatları vardı. Çocuğun mutluluğu, hatta ailenin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.Onları kıskandığımı hissettim resmen, o anne gibi hakim olmak istedim aileme, yuvama.O baba gibi huzurlu olsun istedim eşim.Karton toplayan ,şu yanık tenli insanlardan bahsediyorum ,kasasının kenarları kocaman kartondan duvarlarla çevrili kırık dökük bir kamyonet çabucak durdu balkonun önünde , içinden bir taraftan adam bir taraftan kadın yol kenarındaki karton kutulara koştu ,hızlıca arabaya attılar.Çocuk kirden görünmüyordu altında birşey yoktu ön koltukta zıplayıp duruyordu, baba arabaya binerken ona bir ce ee gibi hareket yapıp, bebeğini heyecanlandırdı ,anne de arabaya hızla bindi çocuğunu kucağına çarçabuk aldı ve bastı bağrına, yanağından da şlap diye kocaman bir öpücük aldı.Araba hareket ederken ,anneyle baba şarkı söylemeye başladılar ,kimseye aldırmadan ama kimseyi rahatsız da etmeden.Bu dur kalklar 10-15 metrede bir gerçekleşti ve onlar kaybolana kadar baktım ben.Bu ailede fakirlik görmedim,açlık görmedim,gelişme geriliği ,kaşeksi,vitamin eksikliği,zayıf immün sistem ,anemi ,beslenme bozukluğu ...bunların hiçbirinden eser yoktu.Henüz hamileydim,her zamanki gibi elim karnımda, balkonda oturuyordum ve o çocuğu görünce kendi bebeğime sunacağım hayatı düşündüm.Kimbilir nasıl kusursuz besleyecektim ,ne kıymetli oyuncaklar alacaktım ,nasıl yakışıklı giydirecektim oğlumu.Belki o çocukla oğlum karşılaşsa oynamalarına izin vermezdim, ondan hastalık kapmasın diye.Belki değil kesin.Düşünsenize dünyanın en mutlu belkide en sağlıklı çocuğuyla...O yüzden bence asıl Önemli olan bebek ile anne ve baba arasındaki iletişim.
Bebeğiniz sizi duyuyor, sizi görüyor, sizin tüm endişelerinizi gerginliğinizi ,sesinizin tonundaki negatifi ,esinizle iletişiminizin ayrıntılarını hissedebiliyor.Bunun için sakin ,dingin kalmak ,sağlıklı düşünüp karar vermek, ani çıkışlarda bulunmamak çok önemli.Bebeğinizde ilerleyen dönemde oluşacak davranışlara olumlu örnek olması açısından da çok önemli.Emin olun siz mutlu bir anneyseniz bebeğiniz de mutlu oluyor ,tabi eşiniz için de aynı şey geçerli..Hiçbir besin de bebeğinizi ,sizin onu mutlu ettiğiniz, ona sunduğunuz o huzurlu güven ortamı kadar mutlu edemez.Bana göre; bebeğimin mutlu olması, en az onun beslenmesi kadar değerli..Peki bu mutluluk olayını nasıl çözeceğiz;
Cevap ;önce KENDİNİZ bunu unutmayın .Önce kendi ruhunuzu beslemelisiniz ve sonra siz sağlıklı beslenmelisiniz ki sütünüz olsun.Siz dinlenmelisiniz ki; bebeğinize sabırla bakabilmelisiniz.Bunun için,2 sene boyunca öğün atlamadan hatta ara öğün de yaparak düzenli beslenin.Ben gece başucuma kocaman bir bardak su 1 kase kuru yemiş ve bir salkım üzüm koyardım ,sabaha kadar her bebeğimi emzir işimde birkaç tane alır bitirdim onu.Diyet sakın yapmayın,sütünüz gelip aktif olarak emzirmeye başlayınca mucizevi liposakşını göreceksiniz:)))Günde minimum 1,5 litre su için,diğer sıvıları hesaba katmayın.% 80 su olan vücudunuzu sulamamız çok önemli.Kesintisiz bir uyku mümkün değil biliyorum; ama emzirirken rahat pozisyonda emzirmeniz bile ,yorgunluğunuzu azaltacaktır ve bebeğiniz her uyuduğunda sizde uyuyun.Ev işiyle uğraşmayın dinlenin .Bebeğiniz uyanınca da ev işini onun güvenliğini ve sağlığını tehdit etmeyecek şekilde,onu gözünüzün önünde tutarak yapabilirsiniz.Böylece eviyle ilgilenen bir anne görmüş olur yavrucak ,hem kendi kendine kalmayı öğrenir,hem de ara ara onunla ilgilenerek,onu asla unutmadığınızı hissettirebilirsiniz.Ben kanguruya koyar tüm evin işini görür bir taraftan da sohbet ederdim.Süt artıran yiyeceklerden aklıma gelen dereotu,tahin helvası,bulgur ,kısır,sütlü irmik tatlısı var araştırıp sizde dilediğinizi deneyebilirsiniz.Sonuçta bunlar besin.Unutmayın komşunuza iyi gelen size etki etmeyebilir,herkes kendine özgü bir birey.Tabi emzirmenin tekniği de çok önemli ,göğüs başının çevresindeki areola denen koyu kısmıyla beraber bebeğin ağzına girmesi lazım.Bebeğiniz sadece göğüs başını evirir çevirirse ağzında ,yeterince süt ememez ve göğüs başını yara eder, çok acı vericidir,BU DURUMDA DA ;kocaman bir pamuğa arı zeytin yağını boca edip, göğüs başına kapatmanız o çatlakları iyileştirecektir.Sol göğsünüzü sağ elinizle tutmalı asla göğüs ucunu işaret ve orta parmak ile makas içine almamalısınız ,bu teknik kanalları tıkadığından süt akımını azaltır.Göğüslerin her iki saatte bir boşaltılması gerekir,gerek emzirerek gerekse sağarak.Göğüs ne kadar sık boşaltılırsa o kadar sık ve fazla dolar.Gelelim bebeğinizin doyup doymadığına,eğer günde 2-3 defa kaka yapıyorsa doyuyordur,göğsünüzü her sıktığınızda birkaç damla süt geliyorsa da sütünüz vardır..
Gelelim ruhumuzu beslemeye; önce eş-dost, el-gün olayına değinelim;ben bu dönemde biraz izolasyonun, hem bebeğin sağlığı ,hem de annenin iyileşme VE toparlanma döneminde olması sebebiyle gerekli olduğunu düşünüyorum. Gereksizleri çöpe atmayı unutmayın, enerjinizi sömüren yakınlardan ,arkadaşlardan kurtulmak için çocuk süper bir bahane:)))çünkü hiç kimse bebeğinizden değerli değil.Bakın ruh beslenmeye başladı bile.Eşlerimizi ele alalım biraz da:)))şunu unutmayın ki; o da ilk defa baba oluyor, o da sizinkilere çok benzeyen endişeleri taşıyor, ama bunu sizin gibi göstermiyor.Kadınların en çok eşine ihtiyaç duyduğu dönem ,bu dönemde onları her türlü ilgisizlikle ,bencillikle suçlayabiliriz.Ama gerek yok,biraz hormonları bastırıp mantığı dinleyin, kaprisi, nazı bırakın ,inanın bana naz, sizi sevimli değil, aksine itici yapar.Onun yerine uygun bir dille ,ona ihtiyacınızın olduğunu,bu dönemi onun desteği olmadan atlatmamızın mümkün olmadığını söyleyin.Ondan yardım istemekten çekinmeyin ama emir kipi kullanmayın rica edin,mümkünse ,yapabilir misin, getirebilir misin ,götürebilir misin ...gibi konuşun .Görün bakın ,çok da işe yaramaz olmadıklarını göreceksiniz. Bebişle vakit geçirmeye itin onu,kendine benzediğini söyleyin, onun gibi yakışıklı olacağını düşündüğünüzü ,ne bileyim gözlerinin ona benzediğini falan filan işte bunlar onu motive edip ,lohusalık sendromuna girmekten koruyacaktır.:)))) Aklımdayken; beni çok duygulandıran bir motivasyon hikayesini paylaşmak istiyorum.
Thomas Edison bir gün eve geldiğinde annesine bir kağıt verdi ve “Bu kağıdı öğretmenim verdi ve sadece sana vermemi tembihledi”. dedi.
Annesi kağıdı gözyaşları içinde oğluna sesli olarak okudu: “Oğlunuz bir dahi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin.”
Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Edison’un annesi vefat ettiğinde, o artık yüzyılın en büyük bilim adamlarından biriydi ve bir gün eski aile eşyalarını karıştırırken birden bir çekmecenin köşesinde katlı halde bir kağıt buldu ve alıp açtı.
Kağıtta “Oğlunuz “şaşkın” (akıl hastası) bir çocuktur. Artık kendisinin okulumuza gelmesine izin vermiyoruz…” yazılıydı.
Edison saatlerce ağladıktan sonra günlüğüne şu satırları yazdı: Thomas Alva Edison, kahraman bir anne tarafından, yüzyılın dahisi haline getirilmiş, “şaşkın” bir çocuktu.
İşte annelik böyle bir şey, ve büyüdüğünüzü yükseldiğinizi olgunlaştığınız hissediyorsunuz.Cemil Meriç'in de dediği gibi''olgunlaşmak kalbin daha hassas,kanın daha sıcak,zekanın daha işlek,ruhun daha huzurlu olması demek''.olgunlaşmaya en iyi hizmet eden şey de annelik.
Bioğunuzu takibe aldım ben de benim bloğuma beklerim sevgiler :)
YanıtlaSil